25 Temmuz 2012 Çarşamba

Ramazan'ın anımsattıkları

ramazan deyince aklıma Rabbe yakınlık geliyor..
O'nun yolunda adımlarımı daha dikkatli ve hızlı atmam gerektiğini anımsıyorum.
ne kadar da uyuşuğum bu konuda, ne kadar vurdumduymazım. sanki hiç ölmeyecekmişim, hiç hesaba çekilmeyecekmişim gibi...

sonra oruç geliyor;
açlık, susuzluk, yorgunluk derken nefsime düşkünlüğümü farkediyorum.
dört mevsim aç olanları düşünüyorum bir an, kendime soruyorum sonra, nasıl bu kadar bencil olabiliyorum?

namaz geliyor derken;
her daim başımın tacı etmem gereken namaz.. ne olur Allah'ım diyorum, ramazanın yüzü suyu hürmetine bu ibadeti yüreğime duyur, onu kıymetlendir..

iftar sofraları geliyor, dostlar, muhabbet.. nicedir görüşülmeyenlerle hasret gidermek, eskilerden ve yenilerden konuşmak. büyüklerin özlem gidermesi, küçüklerin birbirini tanıması...

ve teravih;
caminin havasını yudum yudum içe çekmek,  Rabbe yakın oldugunu bir daha hissetmek, beş vakit namazın o kadar da çok olmadığını, daha fazlasının da yapılabileceğini görmek..

sahur; gecenin bir yarısı, Yaradan'ın ''bana dua edin, icabet edeyim'' dediği anda derin uykudan sırf onun için uyanmak.. O'nun için bir gün daha aç susuz durmaya niyet etmek. caanım ramazan davullarının sesini işitip gülümsemek..

bir de Ramazan deyince benim aklıma ''Ramazana erişipte günahlarından arınmayanın burnu yere sürtülsün.'' hadisine muhatap olma ihtimalim geliyor ve korkuyorum, içim titriyor..

ne olur Allah'ım, ayların sultanı Ramazan'ın hürmetine kalplerimizi temizle, günahlarımızı affet, ibadetlerimizi yerine getirmede istek ve sabır ver, ve bu kutlu ayı tamamladığımızda kalplerimizi ve bedenlerimizi -yeniden doğmuş gibi- tertemiz et.. AMİN

1 yorum:

sizin yorumunuzu alayım:))